Bumerang - Yazarkafe
Yemek Sarımsaklı... - Basit Ekonomi

Yemek Sarımsaklı...

Aslında sarımsak etkisi demek isterdim bu hikaye için. Bu benim uyuşturucuya kapılmış sıska vücuduma ve öz güveni yitik benliğime yazılmış bir hikaye. Naçizane 1+1 evimizde 8 arkadaşımla beraber geçiyor. Ve de güneşe çok uzak. O kadar uzak ki en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Belli bir sıramız var ve yaklaşık 1 buçuk saat uzakta olan torbacıya hiç üşenmeden gidebiliyoruz her gün bu sıraya göre. Nedense yol çok kısa bize bu bacaksız halimizle.
Alınan esrar sabaha kadar döner, sabah uyunur, akşam kalkınır ve sıra devam eder. Tüm bu rutin zararın arasında bir gün bir arkadaşım annesinin gelmiş olduğunu ve gruba 2 yada 3 gün uğrayamayacağını söyledi. Bu bizim için o kadar gereksiz ve duygusuz bir şeydi ki, sadece sırayı kaydırdık. Birkaç gün sonra arkadaşımız elinde bir tabakla geldi. Tanrım en son ne zaman düzgün bir yemek yediğimi hatırlamıyordum bile. Esmer tenimin yanakları içe doğru çökmüş ve ışığın altında gölge vuruyor. Sanki yanaklarım bir ton daha karanlık oluyor.
Yemeğin adını sorduk: ‘Sigaramın Dumanı’... Aydın yöresi yemeğiymiş. Değişik bir şeye benziyor. Yalnız arkadaşımız bizi uyarma ihtiyacı duydu.
-Yemek sarımsaklı.
Herkes bir anda caymaya başladı sarımsak olduğunu duyunca. Bense bu rutin zararın içinde hayatım boyunca hiç sarımsak yememiş olduğumu farkettim. Babam sarımsak kokusundan nefret ederdi. Annemde... Ne şanslılar ki kokusunu biliyorlardı. Ben kokusundan bile uzak kalmıştım bu sarımsak ırkçılığının içinde. Çatalı alıp bir lokma kestim kenarıyla. Yufkaya sarılmış kıymanın üstüne sarımsaklı oldğunu düşündüğüm yoğurt ve salça konulmuştu. Yoğurdundan da bol almaya özen gösterdim. Çünkü asıl amacım sarımsaktı. Lokmayı ağzıma götürürken dört bir yandan arkadaşlarımın, ‘Pislik... oğlum yeme şunu... bak kokacan şimdi...’ Gibi laflarını duyuyordum.
Ve yedim...
Kuran’a göre sarımsak Allah (cc) tarafından cennetten indirilmiştir. Yahudiler için. Tanrı gerçekten Yahudiler için çok uğraşmış. Benim için o kadar uğraşsaydı ben kesin yola gelirdim. Ama  o da seçimini yapmış işte. Beni uğraşmaya değer görmemiş...
Yediğim bitkinin tadı gerçekten alışılmışın dışında bir şahaneydi. Tanımlanamayan cisimler dilim tarafından taşa tutuluyormuş gibi bir gıdıklanma yarattı ağzımda. Sanki bu ilk kez yaptığım şey vücudumda değişik reaksiyonlar tetiklemiş ve doğruluğun dünyasında ilk yalanı söylemiş, doğruluğun dünyasında ilk yalancıyı yakalamıştım. Farkına varmadan tabağı silmiş süpürmüştüm. Arkadaşlarım hala bir şeyler söylüyorlardı. Bense... Güneşi yalıyordum...
O gece evime gitmeye karar verdim. Evimde yatacaktım. Sabah uynadığımda sarımsak kokusunun tenime sinmiş olduğunu farkettim ve duş almaya karar verdim. Fakat şampuanım yoktu. Sabunum da yoktu. Ve kardeşimde tenezzül edip bu eksiklikleri tamamlamamıştı. Markete yürüyüp şampuan ve sabun aldım. Bir de gazete. Yürürken gazeteyi açıp okumaya başladığımda ilginç bir ilan gördüm:  ‘Seçim dönemi için muhabir aranıyor.’ Hemen oracıkta telefonumu çıkarıp aradım ve bir görüşme kaptım. Eve gidip duşumu aldım. Aynaya baktığımda sanki daha sağlıklıydım. Yüzüm çok hoşuma gitmişti ve biraz daha sarımsak almaya karar verdim. Tüm bu koşuşturmaların içinde Naçizane kovahanemize geç gittim. Arkadaşlarım nerde kaldığımı sordular. Bende onlara bir iş bulduğumu söyledim. Ama duymadılar. İçlerinden biri ‘Dün sarımsak yedin oğlum sen’ dedi. Dalgalı kafalarında şu an hepsi beni, bacaklarını kırıp oturmuş bir sarımsak olarak görüyorlardı. Ee dedim. Nasıl kurtulucam ben bu kokudan.
Koşmam gerekliymiş. Koşup terlicekmişim. Yoksa bu koku çıkmazmış. Başka bir zaman söylemiş olsalardı gerçekten umursamazdım. Ama o an bir çark farklı bir yöne dönmüş ve aygıt çok daha değişik çalışmaya başlamıştı. Mantıklı dedim. Bir kapak aldım. Bir kapak olmaz 3 kapak dediler. Ben şaşırdım.
İŞ görüşmem çok güzel geçmişti. Ama adama konuşurken çok uzak durmaya gayret etmiştim. Çünkü önceki gece de sarımsak yemiştim.  İşe yinede kabul edildim. Fotoğraf makinesi de veriyorlardı. İşten çıkarken askılığın oradaki aynaya baktım. Gayet yakışıklıydım.
Gece koşuya çıktım amacım bir an önce terlemek ve bu kokuyu üzerimden atmaktı. Tanrım tadı bu kadar güzel olan bir sebzenin niye böyle bir etkisi var. Terimi iyice attıktan sonra gidip duş aldım ve bir diş sarımsak yedim. Kilo alıyordum. Arkadaşlarım aradı. Ertesi gün işe kalkacağımı söyledim. İşe gittim. Geri geldim. Akşam yemeğimi yedim. Koşuya çıktım. Arkadaşlarıma gittim hepsi yatmışlardı. Eve döndüm. Bende yattım. Hayatım bir süre bu farklı rutinliği yaşarken. Vücudum iyi bir şekil almış, Kondisyonum artmış ve aklım ferahlamıştı. Esrarın o uyuşukluğu aklımdan gitmiş, benimle karşılaşanlar gözlerimde bir alev olduğunu söylemeye başlamıştı. Evet, capcanlıydım. Her gece gittiğimde arkadaşlarım uyumuş oluyordu. Fakat ben hep ayaktaydım ve günlerin 25 saat olduğu düzlemi arzuluyordum. Hayat mükemmeldi. Karşı bir haber ajansından Filiz ile tanışmıştım. Anlam veremediğim gelişmeler arasında bir de benimle evlilik düşünen bir kız... Ev sahibim bize çaya gelmeye başlamıştı. Filiz bir tablo hediye etti bana. Salonumuza astım. O tablo sanki yaydığı bir sıcaklıktan olsun beni o eve bağlamaya başladı. Filizle saatler boyu seks yaptık. Beni bir yunan heykeline benzetiyordu. Evime internet bağlattım. Muhabirlik sırasında çekmiş olduğum fotoğrafları bir blogta toplamaya başladım. Böylece bir takipçi çevremde oldu.
Naçizane 1+1... Kimse bana haber vermemişti. Perdeleri sökülmüş, bomboştu içi. Balkonunda parçalanmış o kanepe duruyordu. Gerçi biz onu kullanıyorduk. Nereye gititklerini bilmiyordum. Filiz koluma girdi.
-NE oldu aşkım?
-NE olduysa çok hızlı oldu aşkım. Dedim. Sonra yeni hayatıma bir daha bakıp sormam gereken asıl soruyu sordum.
-Evde sarımsak var dimi aşkım?

Google Plus ile Paylaş

Kısaca: Tartar

Panelde şablon düzenle deyip, bu satırı aratarak buraya kısaca hakkımda yazısı yazabilirsiniz.
    BLOGGER YORUMLARI
    FACEBOOK YORUMLARI

0 yorum:

Yorum Gönder